“Kanım donuyor.. bir de üşümedir işliyor ruhuma apansız.. sıcağın yok ki yanımda.. Ve ardından sabah oluyor, yine bin bir eza ve cefa ile kahroluyorum işte! O ayrılıktan kahroluyorum.. Biliyorsun,hünkarım sensin.. Sevgilim ve mabedim sensin. Muradım; yedi göğün Mevlası bizi bu kahırdan azat etsin…”
Ey sen Mevlana’yı gönüllere sunan,Mevlana’yı Mevlasına bir eden şems ne güzeldir aşkı senin dilinden dinlemek .Ayrılık anların da iki yarenin yarsız meşk edişlerini dinlemek.Dostun ise biri,gönüldeşinse kendini değil onu ileri götürmek.. Şems ey şems!!! çölde kalmış sana susamışım senle yanmış aşka karışmışım ne güzeldir senden seni dinlemek..
Elif şafak Aşk ardından Ahmet Ümit Babı-esrar ve kendimi kaybettiğim kitap “aşkın gözyaşları “elimde bir mücevher gibi taşıyorum günlerdir. Okudukça hayallere dalıyorum. Kâh Allattin tepesine varıyorum kâh Konya da onun yürüdüğü yollarda seyyah, varlığımdan habersiz dosta yaren oluyorum. Yazar kitaba nakış gibi işlemiş şemsimi kitaba el yüz sürüyorum kokusu miski amber, burnuma doluyor. Ahir zamanda yolculuk etmiş şemsim ben neden bu kadar geç kalmışım ona…
AŞK DEMİNİ ALMIŞ KALPLERDE YEŞERİR..
“Döndükçe etekler yelpazelenir
Döndükçe gönülde aşk tazelenir.”
Aşk bende doğmadı, aşk beni doğurdu diyordu Mevlana Muhammed Celaleddin-i Rumi, Aşkla başlayan dünyasına aşkla son vererek yârine hasret sevdalı gibi kucaklıyor ölümü.
Bir üstadın dilinden dinlemenin keyfine diyecek yok zaman geri sarıyor o dönemlere akıyoruz çocukluğundaki farklı duruşundan, gençliğinden Anadolu’nun sultanı olduğu zamanları ve şemsin onu bir kandili tutuşturduğu gibi yaktığını gözlerimizin önüne getiriyor.
Talebesinin cami çıkışı, terlemiş, yorulmuş, dili damağı kurumuş sultanına, getirdiği soğuk suyu içmediğini öğreniyoruz. Rahatsız olduğundan değil Hz Hüseyin’in Kerbela da şehit edilirken ki son sözü aklına gelerek “kim ki bir bardak soğuk su içerse beni hatırlasın” diyordu Fatıma annemizin gülü içemiyorum diyor ben soğuk su içemiyorum Hz. Hüseyin geliyor aklıma nasıl zulmedildiği, susuzluktan çatlamış dudakları geliyor hatırıma içemiyorum. Gözlerim doluyor okuduğum her bir sayfada gözyaşlarım damlıyor sayfalara.
Suskunluğum ateşleri içmekti, içtim. Yalnızlığım boynuma çöken hükümsüzlüktü, hükümsüzüm. Hafızamdaki bütün harfleri döktüm, alfabesizim. Şemsin gidişiyle Rumi’nin yüreğinden dökülen sözler artık damarlarından çatlar ve eline alır kağıdı yazmaya başlar şemse olan özlem ateşini..
Parendesine öylesine haykırır öylesine aşkını anlatır ki üst üste yolladığı mektuplarla nihayet şems cevap verir..
Kitabın her parağrafında ayrı bir hava soluyorsunuz. Bir rüya âlemin de gezinir gibisiniz ve doyuruyor sizi vurgulamalarıyla anlatımıyla. Aşkın gözyaşları adlı kitabın serisini de en yakın zamanda tedarik edip okumak gerekiyor. Sevgili Sinan Yağmur ‘a bu harika eserlerle bizi buluşturduğu için sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum
< ALINTI >
Ey sen Mevlana’yı gönüllere sunan,Mevlana’yı Mevlasına bir eden şems ne güzeldir aşkı senin dilinden dinlemek .Ayrılık anların da iki yarenin yarsız meşk edişlerini dinlemek.Dostun ise biri,gönüldeşinse kendini değil onu ileri götürmek.. Şems ey şems!!! çölde kalmış sana susamışım senle yanmış aşka karışmışım ne güzeldir senden seni dinlemek..
Elif şafak Aşk ardından Ahmet Ümit Babı-esrar ve kendimi kaybettiğim kitap “aşkın gözyaşları “elimde bir mücevher gibi taşıyorum günlerdir. Okudukça hayallere dalıyorum. Kâh Allattin tepesine varıyorum kâh Konya da onun yürüdüğü yollarda seyyah, varlığımdan habersiz dosta yaren oluyorum. Yazar kitaba nakış gibi işlemiş şemsimi kitaba el yüz sürüyorum kokusu miski amber, burnuma doluyor. Ahir zamanda yolculuk etmiş şemsim ben neden bu kadar geç kalmışım ona…
AŞK DEMİNİ ALMIŞ KALPLERDE YEŞERİR..
“Döndükçe etekler yelpazelenir
Döndükçe gönülde aşk tazelenir.”
Aşk bende doğmadı, aşk beni doğurdu diyordu Mevlana Muhammed Celaleddin-i Rumi, Aşkla başlayan dünyasına aşkla son vererek yârine hasret sevdalı gibi kucaklıyor ölümü.
Bir üstadın dilinden dinlemenin keyfine diyecek yok zaman geri sarıyor o dönemlere akıyoruz çocukluğundaki farklı duruşundan, gençliğinden Anadolu’nun sultanı olduğu zamanları ve şemsin onu bir kandili tutuşturduğu gibi yaktığını gözlerimizin önüne getiriyor.
Talebesinin cami çıkışı, terlemiş, yorulmuş, dili damağı kurumuş sultanına, getirdiği soğuk suyu içmediğini öğreniyoruz. Rahatsız olduğundan değil Hz Hüseyin’in Kerbela da şehit edilirken ki son sözü aklına gelerek “kim ki bir bardak soğuk su içerse beni hatırlasın” diyordu Fatıma annemizin gülü içemiyorum diyor ben soğuk su içemiyorum Hz. Hüseyin geliyor aklıma nasıl zulmedildiği, susuzluktan çatlamış dudakları geliyor hatırıma içemiyorum. Gözlerim doluyor okuduğum her bir sayfada gözyaşlarım damlıyor sayfalara.
Suskunluğum ateşleri içmekti, içtim. Yalnızlığım boynuma çöken hükümsüzlüktü, hükümsüzüm. Hafızamdaki bütün harfleri döktüm, alfabesizim. Şemsin gidişiyle Rumi’nin yüreğinden dökülen sözler artık damarlarından çatlar ve eline alır kağıdı yazmaya başlar şemse olan özlem ateşini..
Parendesine öylesine haykırır öylesine aşkını anlatır ki üst üste yolladığı mektuplarla nihayet şems cevap verir..
Kitabın her parağrafında ayrı bir hava soluyorsunuz. Bir rüya âlemin de gezinir gibisiniz ve doyuruyor sizi vurgulamalarıyla anlatımıyla. Aşkın gözyaşları adlı kitabın serisini de en yakın zamanda tedarik edip okumak gerekiyor. Sevgili Sinan Yağmur ‘a bu harika eserlerle bizi buluşturduğu için sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum
< ALINTI >
C.tesi Mayıs 19, 2012 10:29 pm tarafından taner
» BDP'li vekile 5 yıl hapis
Perş. Mayıs 10, 2012 6:11 pm tarafından taner
» CHP'ye Haciz Şoku...
Salı Mayıs 08, 2012 5:26 pm tarafından taner
» Gözüne kamera yerleştirdi
C.tesi Mayıs 05, 2012 8:22 am tarafından taner
» Bu defa 14 tane başsız ceset bulundu
C.tesi Mayıs 05, 2012 8:20 am tarafından taner
» Kış Bahçesi
Cuma Mayıs 04, 2012 8:25 pm tarafından taner
» LYS adaylarına müjde haber
Cuma Mayıs 04, 2012 8:22 pm tarafından taner
» işte ABD nin en güzel mahkumu
Cuma Mayıs 04, 2012 8:19 pm tarafından taner
» şaşırmayın bu olay türkiyede yaşandı
Cuma Mayıs 04, 2012 8:15 pm tarafından taner