Beyazlığımıza el değmemişken. Henüz ne sensiz, nede bensiz kalmamışken. İkimizden biri diğerini terk etmemişken…
Göçleri yaşamayacaktık artık. Ömrümüzün bu kış mevsiminde, yüreğimize cemre düşerken, baharı beklemiyorduk. Kelebeğin ömrü kadarda olsa yaşadıklarımız, ertelemedik başka baharlara sevgiyi. Kırık kalplerimiz tutunacak bir dal ararken, kıraç topraklar gibi çöle dönüşmedik. Bir damla yağmuru beklemeden, sevdayı filizlendirdik…
Toprağa serpilmiş tohum gibi sarıldık birbirimize. Mutluluğun tomurcuklarını gözyaşlarımızla sulayarak, rengârenk çiçekler açtırdık. Kavuşmanın hazzını yaşarken yüreğimizde gözlerimiz birbirine kenetleniyordu. Yüreğimizdeki ateşin dumanı ağzımızdan ah olarak çıkıyordu.
Derin kuyulardan çıkmayı öğrendik. Artık uzatılan ipler kısa gelmiyordu. Aşkı aşk ile yakalamıştık. Dudaklarımızda lisanını bilmediğimiz bir dille aşkın ölümsüzlüğünü anlatıyorduk, aşk cellâtlarına. İçimizdeki yangın yüzümüze vuruyordu. Gam kuşuna binmeden diyar diyar geziyorduk. Rüzgâr bile öper gibi esiyordu yüreğimizin duvarlarında.
Karanlık bile siyah gelmiyordu gözlerimize. Vuslat ise boynumuzda gezdirdiğimiz bir hamaili gibiydi.
Şimdi ise gözlerimizin içinde gezdirdiğimiz bakışlarımızı, resimsiz, cisimsiz, unvansız bıraktık…Ve anladık ki:
En çok aradığımız kaybettiğimizdi…
Göçleri yaşamayacaktık artık. Ömrümüzün bu kış mevsiminde, yüreğimize cemre düşerken, baharı beklemiyorduk. Kelebeğin ömrü kadarda olsa yaşadıklarımız, ertelemedik başka baharlara sevgiyi. Kırık kalplerimiz tutunacak bir dal ararken, kıraç topraklar gibi çöle dönüşmedik. Bir damla yağmuru beklemeden, sevdayı filizlendirdik…
Toprağa serpilmiş tohum gibi sarıldık birbirimize. Mutluluğun tomurcuklarını gözyaşlarımızla sulayarak, rengârenk çiçekler açtırdık. Kavuşmanın hazzını yaşarken yüreğimizde gözlerimiz birbirine kenetleniyordu. Yüreğimizdeki ateşin dumanı ağzımızdan ah olarak çıkıyordu.
Derin kuyulardan çıkmayı öğrendik. Artık uzatılan ipler kısa gelmiyordu. Aşkı aşk ile yakalamıştık. Dudaklarımızda lisanını bilmediğimiz bir dille aşkın ölümsüzlüğünü anlatıyorduk, aşk cellâtlarına. İçimizdeki yangın yüzümüze vuruyordu. Gam kuşuna binmeden diyar diyar geziyorduk. Rüzgâr bile öper gibi esiyordu yüreğimizin duvarlarında.
Karanlık bile siyah gelmiyordu gözlerimize. Vuslat ise boynumuzda gezdirdiğimiz bir hamaili gibiydi.
Şimdi ise gözlerimizin içinde gezdirdiğimiz bakışlarımızı, resimsiz, cisimsiz, unvansız bıraktık…Ve anladık ki:
En çok aradığımız kaybettiğimizdi…
C.tesi Mayıs 19, 2012 10:29 pm tarafından taner
» BDP'li vekile 5 yıl hapis
Perş. Mayıs 10, 2012 6:11 pm tarafından taner
» CHP'ye Haciz Şoku...
Salı Mayıs 08, 2012 5:26 pm tarafından taner
» Gözüne kamera yerleştirdi
C.tesi Mayıs 05, 2012 8:22 am tarafından taner
» Bu defa 14 tane başsız ceset bulundu
C.tesi Mayıs 05, 2012 8:20 am tarafından taner
» Kış Bahçesi
Cuma Mayıs 04, 2012 8:25 pm tarafından taner
» LYS adaylarına müjde haber
Cuma Mayıs 04, 2012 8:22 pm tarafından taner
» işte ABD nin en güzel mahkumu
Cuma Mayıs 04, 2012 8:19 pm tarafından taner
» şaşırmayın bu olay türkiyede yaşandı
Cuma Mayıs 04, 2012 8:15 pm tarafından taner